Bağlı çalışanı gözünden anlarsınız!
6 Eylül 2020Yeni normal hep değişim mi?
2 Kasım 2020Bazen ofiste uzun saatler kaldığımda hissettiğim bir duygudur, iş hiç bitmez. Eğer çok tanımlı -örneğin bugün aranması gereken 13 kişi var gibi- bir işiniz yoksa, iş bitmez sahiden… Bu yüzden işkoliklerin işi zordur, hiç tam olarak tatmin olmazlar. Oysa verimlilik iş tatminiyle’ çok ilişkilidir. Şu sıralar, gerek koronavirüsün getirdiği yeni bakış açıları gerekse korunma tedbirleri nedeniyle, insanların daha esnek çalışmaları, hatta haftalık çalışma saatlerinin düşürülmesi tartışılıyor. Yeni Zelanda’nın devrimci Başbakanı Jacinda Arden haftanın 4 günü çalışmak konusunda kendisine çok da yakışan bir çıkış yaptı bile.
Az çalışınca mutlu mu oluruz?
Verimli bir iş gününü herkes farklı tarif ediyor. Gereksiz görüşme ve işlerle kesilmeyen bir iş gününün 8 saat değil, 6 saat olmasının mümkün olduğunu araştırmalar gösteriyor. Daha koronavirüs ortada yokken 2018 yılında Yeni Zelanda’da yapılan bir araştırmada 240 çalışanın haftalık çalışma saati 40 saatten 32 saate indirilmiş. Sonuçlar değerlendirildiğinde genel iş tatminin yüzde 5 oranında arttığı görülmüş. Araştırmanın bir başka bulgusu tüm insanlardaki stres seviyesinin yüzde 7 oranında azalmış olması. İş ve özel hayat dengelerini kurabildiklerini söyleyen çalışanların sayısında da yüzde 24 artış görülmüş. Çok basit bir değerlendirme yaparsak daha az çalışmanın insanları daha mutlu ettiğini söyleyebilir miyiz? Bence söyleriz. Eğer iş kaybetme kaygıları, güvensizlikleri yoksa iş gereklilikleri ile ilgili netlik varsa, bence herkes işini gereken zamanı istediği gibi ayırarak yapar ve daha az çalışabilir. Esnek çalışma konusundan korkan yönetim takımları bu konudaki korkularını koronavirüs döneminde yenmişlerdir diye umut ediyorum.
Koronavirüs döneminde ne oldu?
Tüm dünyada evde çalışmak zorunluluğu doğduğunda herkes bir parça telaşlıydı fakat zorunluluk da işin içine girince duruma ayak uydurduk, uyuduk uyandık ve ne kadar esnek olabileceğimizi fark ettik. Aslında bu adaptasyon hızı tek başına bile müthiş bir konu olabilir -bir başka yazı için not olsun-
Herkes evdeydi ama kimse daha az çalışmadı.
Ne oldu bir anımsayalım.
- Karantina başladığı anda normal akışlarda bir yavaşlama oldu. Çünkü gündem bu denli olağandışı iken insanlar birbirlerini hiçbir şey olmamış gibi aramak istemediler. Zorunlu işler sürdü diğerleri bekledi.
Özel madde: Parantez içine alacakken vazgeçtim, parantezin içinde olmalarını istemedim. Sağlık, gıda perakendeciliği ve kargo/kurye servislerini tüm bu genellemelerin dışında tutar ve de bir kez daha minnetlerimi sunarım. Onlar bu savaşın kahramanları olarak tarihe geçtiler.
- İnsanlar normal iş akışlarını yeni gündeme paralel hale getirme çabasına girdiler. Şu anda ne yaparsak hepimiz için iyi olur sorusunun yanıtı arandı. -Elbette nasıl ayakta kalırız sorusunun da-
- Çalışmazsam işimi kaybederim korkusu milyonlarca insanın rüyalarına girmeye başladı. Araştırmalar gösteriyor ki bu korku, daha fazla çalışma eğilimi getirdi.
- Evde çocukları/bakım hizmeti zorunluluğu olan kadınlar işte bu dönemde tükenmişlik yaşamaya başladı. Çünkü çalışma saatlerine günlük ev işleri de eklendi. Bu dönemde eşler arasındaki eşit sorumluluk bir özel yaşam meselesi olmaktan çıktı ve bir İK sorunu haline geldi.
- Evde çalışmaya devam etmek ister misiniz sorusuna ev sorumluluğu olmayan hemen herkes evet diyor, arada kalanlar var ve bazıları çabucak işe dönmek istiyor.
- Fakat herkes işini yapıyor. İşini yapmayan yok mu? Onlar esnek veya katı her durumda iş yapmak istemeyenler olabilir mi?
4 gün çalışmanın faydaları
Bir kere bu konuyu 4 gün çalışın kalan günlerde elinizi işe sürmeyin diye algılamamak gerek. 4 gün çalışma sisteminde insanlara ofis dışında esnek bir seçenek oluşturuluyor. Bu seçeneği oluştururken şu noktalar üzerinde duruluyor.
Üretkenliğin artması: İnsanlar esnek çalışırken kendi zamanlarını istedikleri gibi kullanıyorlar. İş saatlerinin verimliliği artıyor. 40 yaşın üzerindeki insanların üretkenliğinin haftada 25 ila 30 saat arasında zirve yaptığını gösteren bulgular var.
Zamanı daha verimli kullanmak: Çalışanlar, toplantı, mola, birinin işin arasına girmesi gibi verimliliği azaltan unsurlardan uzak kalıyorlar, çalışma saatlerinin değeri artıyor
Çalışan memnuniyeti: Daha az stres ve daha çok bir iş-yaşam dengesi ile motivasyon ve yaratıcılık artıyor
Çevresel faydalar: Dört günlük bir çalışma düzeni, işe gidip gelme kirliliğini ortadan kaldırarak her çalışanın karbon ayak izini önemli ölçüde azaltıyor.
Daha az genel masraf: Tüm çalışanlarınız haftada bir gün ofis dışındaysa, bu tüm ofis masraflarını, özellikle de elektriği yüzde 20 azaltıyor.
Kurumun ölçülerine uygun kalıp çıkarma
Daha az çalışmak herkese iyi gelir fakat tüm koşullar bunu destekliyorsa. 2020 dünyasının koşulları buna uygun değil demek yerine, kendi işyerlerimizdeki koşulları nasıl esnetiriz buna bakmamız gerekir. Zaman basmakalıp sözler ve kurallar uygulama zamanı değil. Her ölçekteki kurum kendine özel formülleri hayata geçirebilir. İnsanlara verilen özgürlüklerin hala karşılığını fazlasıyla ödediğine inanıyor olduğumu da not olarak belirteyimJ
Işık Şerifsoy