How Coaching Works?
11 Ekim 2014EN DEĞERLİ KAYNAĞIMIZ
24 Ağustos 2015Bilmeceleri severim. Öyleyse bir bilmece ile başlayalım.
Gölün kenarında bir kütüğün üzerinde 5 kurbağa oturuyormuş.
Kurbağalardan 4 tanesi suya atlamaya karar vermiş.
Sizce kütüğün üzerinde kaç kurbağa kalmıştır?
Cevap Beş! Garip ama gerçek …
Peki düşündünüz mü neden acaba?
Çünkü suya atlamaya karar vermek ve gerçekten atlamak iki farklı şeydir. Öyle değil mi?
Gelin buna biraz yakından bakalım.
Kaç kere düzenli olarak kitap okumaya karar verdiniz ve başlamadınız?
Kaç kere düzenli spor yapmaya karar verdiniz ve başlamadınız?
Kaç kere rejim yapmaya, sağlıklı beslenmeye karar verdiniz ve başlamadınız?
Kaç kere ihmal ettiğiniz dostlarınızı hemen akşama aramaya karar verdiniz ve aramadınız?
Ne çok karar ve ne çok başlayamama değil mi?
Peki ya iş hayatı?
Plan yapmaya karar vermek,
İşe erken gitmeye karar vermek,
İşten erken çıkmaya karar vermek,
Hafta sonu çalışmamaya karar vermek,
Müşterileri düzenli ziyaret etmeye karar vermek,
İşleri yapmak yerine yaptırmaya karar vermek,
Liste uzar gider…
Hepimiz günlük hayatımızın bir çok yerinde kararlar alıyoruz. Ancak bu kararları uygulamaya koymak için hiç bir şey yapmıyoruz. Bazen vakit yetmiyor, bazen fırsat olmuyor, bazen nasıl yapacağımızı bilmiyoruz, bazen de bugün yarın derken unutup gidiyoruz.
Uygulamaya koyamadığımız kararlara yakından bakarsak :
1. Yapması zor geldiği için ertelediklerimiz,
2. Mükemmelliyetçilik hastalığından ertelediklerimiz,
3. Önceliklerimizi bilememekten ertelediklerimiz,
4. Tembellikten ertelediklerimiz,
diye sıralamak mümkün.
Yapması zor gelen işleri bir düşünün. Acaba gerçekten zor mu? Yoksa siz onu olduğundan daha büyük ve zor olarak hayal ediyor olabilir misiniz? Peki bu işleri küçük parçalara bölsek hala yapması zor olabilir mi?
Peki mükemmelliyetçilik tarafına göz atalım. Örneğin başkalarına delege edebileceğimiz işleri ısrarla kendimiz yaparak zaman ve enerjimizi bloke etmenin asıl nedeni kendimizden başka kimseye güvenmemiz olabilir mi? Hiç “kontrol edeceğime kendim yaparım daha hızlı olur” dediğinizi hatırlıyor musunuz? Tahmin edebileceğinizden çok daha fazla iş sahibi için tanıdık bir duygu bu. İş sahipleri işlerini sistemleştirerek delege edebilir ve eylemler yerine sonuçları kontrol ederek istedikleri performansı yaratabilirler. Ancak bunu yapmak için karar vermek yeterli değil tabii ki, uygulama şart.
Üçüncü seçenek önceliklerimizi bilememek. Tanıdık geldi mi? Gününüzü, haftanızı nasıl yaşıyorsunuz? İşler mi sizi idare ediyor siz mi işleri? Plansız yaşayan iş sahipleri öncelikli olan önemli ve acil işlerini doğru tesbit etmediğinden günü getirdiği ile yaşıyor, hatta bir de zor gelen bir şeyler varsa ondan kaçmak için öncelik sırasındaki yerine bakmadan, aşina olduğu kolay işlere konsantre oluyor. Sonuç? Kararı alınmış ancak uygulama sırası gelmemiş bir ton iş.
Tembellikten ertelediklerimiz için de elbette yapılacak bir şeyler var. Örneğin sizi motive edecek bir arkadaş, sizi takip edecek bir çalışan veya dost. Hadi onlar da ikna edemedi, o zaman yapılacak işin sonucunu hayal edin bakalım. Eğer yaparsanız neler olacak? Neler değişecek? Hangi duygu sizi bekliyor? Olmadı mı? Hala ikna edemedik mi kendimizi ? O zaman dert etmeyin, tembellik edin. Onunda ayrı bi keyfi var. (Ama nereye kadar)
Peki şimdi baştaki bilmeceye geri dönersek…
Suya atlayıp karşı kıyıdaki gölgeye ulaşmak için yüzecek misiniz?
Yoksa güneşin altında sıcaktan kavrulurken, bu durumdan dolayı güneşi mi suçlayacaksınız?
Işık Şerifsoy