Profesyonel girişimcilere yol açın!
25 Mart 2020Virüsleri çoğaltmayın!
25 Mart 2020İnsana ait duyguların tamamı olumlu değil elbette. Sürekli bağlılıktan, motivasyondan, işyerinde mutluluktan, güven duymaktan bahsediyoruz ama duygularımızın bir de karanlık tarafı var. Hepimiz insanız. Acı çekiyoruz, telaşlanıyoruz ve korkuyoruz. Dünya gezegeninde korkulacak şeyler oluyor. Örneğin Engage&Grow ekibi olarak hepimizin gözü ve kulağı, uzun süren yangınlar boyunca Avusturalya’da kaldı. Şu sıralar, dünyanın en gözü pek ülkelerinde bile korkuyla karşılanan virüsün yayılmasını da korkuyla izliyoruz. Bilim insanlarının bir an önce bu korkuyu ortadan kaldıracak çözümler bulmasını dileyerek ve tek başımıza yapabileceğimiz hiçbir şey olmadığını bilerek korkuyoruz. Küresel ısınma ile gelme ihtimali olan değişimlerden korkuyoruz. -Korkuyor olmalıyız. Korkmalıyız ki, kişisel, kurumsal ve kitlesel önlemler alabilelim-
Korkuyla savaşıyoruz
Yaşadığımız dünyada korkuya sebep olabilecek binlerce sebep var. İşte biz o sebeplerin arasında umudu, tutkuyu, barışı ve bütünleşmeyi destekleyen formülleri yaymak için çalışıyoruz. Bu sabah, sosyal medyada dolaşan keyifsiz haberlerin arasında dolaşırken, kendi işime bu açıdan bakmayı başardım ve içimdeki heyecan korkuya galip geldi.
İşimin içindeki anlam ve dünyaya değer katabilme ihtimalini anımsamak beni mutlu etti.
Bizim işimiz insanla ilgili. İnsanı iyi hissettirmek, onu, ihtiyaçlarını, isteklerini, hayallerini ve elbette korkularını anlamakla ilgili… Çünkü korkular hep var.
Güven duygusunun gölgesi olarak korku
Yöneticilerin çalışanlardan söz ederken kullandıkları sözcükler, liderlik vasıflarıyla ilgili pek çok ipucu barındırır. “Bizim ekip”, “Çalışanlar”, “takımdakiler”, “finansdakiler”, “sahadakiler”, “İK’cılar” gibi sözcüklerine gizli tonlara bakmaya çalışırım hep. Ben, benim, benim hayallerim, benim hedefim, ekibim, yapmaya çalıştım, başardım gibi sözcükler de çok şey barındırır. Liderin liderlik vasıfları arasında, çalışanların en değerli bulduklarından biri de güven veren liderliktir. Tutarlılık, şeffaflık, iletişime açık olmak ve ulaşılabilirlik gibi başlıklar ve bunlara bağlı alt başlıklar, güven veren liderin özellikleri arasında yer alır. Güven veren lider, korkuyu tanır. Korkuyla beslenen bir kültürden kaçınır. Hem kendisinin, hem çalışanlara dokunan operasyonel liderlerinin hem de sistemin korkudan uzaklaşması konusunda önlemler alır. Çünkü korku güven duygusunun hiç ayrılmayan gölgesidir. Bütünün başarısını gölgelemek istemez.
Çalışan bağlılığı ve korkunun kesiştiği yer
Bana bu yazıyı, Belçika’da bir şirketin çalışanlarına koyduğu öpüşme ve tokalaşma yasağı yazdırdı. Virüsten korunmak amacıyla, çalışanların bir süre birbirlerine başlarını eğerek ve gülümseyerek selam vermeleri gerekecek. Bence gayet mantıklı. Bazı kültürlerde önüne geçilemeyen sarılmaların veya öpüşmelerin Belçika’da biraz daha kolay önlenebileceğini sanıyorum. Burada dikkatimi çeken, tehlikeyi yok saymadan buna yönelik bir eylem planı oluşturmanın önemi. İnsanların korkularının önüne geçmek kolay değildir. Yeter ki önce insan olduklarını anımsayalım. Yaptığımız işler ne kadar ciddi ve önemli olursa olsun, işin iş olduğunu anımsayalım. Asıl olanın daima insan olduğunu ve yöneticilerin dikkatlerini öncelikle bu gerçeğe vermeleri gerektiğini… Çalışan bağlılığı yüksek olan şirketlerde, aslında beni bir parça hüzünlendiren şu cümleleri anımsayalım: “Burada bana değer veriliyor.” “Burada bana insan gibi davranılıyor.”
Çok garip cümleler değil mi sizce de bunlar?
Böyle söyleyen insanlar, bunun tersini deneyimlemiş veya duymuş insanlar… Değer bulmayı, insan gibi muamele görmeyi dile getiriyorlar. Çok güzel bir geri bildirim gibi görünse de, bana göre çok düşündürücü.
Yeni normale göre liderlik
Dünyada korkulan şeylerin sayısı ne yazık ki artıyor. Büyük şehirlerin kaoslarına eklenen bu korkular, insanı mikro düzeyde değiştiriyor, başkalaştırıyor. Çünkü evrim tamamlanmış değil, sürüyor. Tüm bu değişimlerin arasında, hayatta kalmayı, hayalleri hedefe ve sonra da hayata geçirmeyi başarmayı planlıyorsanız lider olarak kendinizi muhakkak evrimin bir adım önüne geçirmek zorundasınız. İnsan yönünüzü öne çıkararak, insanın önce ve her şeyden önemlisi insan olduğunu unutmadan…
Işık Şerifsoy