Mutluluk neye bağlı?
1 Mayıs 2020Doktorları anlamak
1 Mayıs 2020Covid-19 ya da koronavirüsü ismini ilk duyduğumuz an, ilk kez haberlere daha ciddi baktığımız an, kendi ülkemizde görüldüğü an, korkmaya başladığımız an… Önlemlerin arttığı, ulusal düzeyde uygulamaların başladığı anlar… Hepsi birkaç ay içinde oldu. Benzer bir deneyimimiz yoktu ve doğal olarak hazırlığımız da yoktu. Teknolojinin iletişimi kökten değiştirdiği bir döneme denk gelmesi büyük bir avantaj sağladı ve birbirimizden kopmadan, sosyal mesafe oluşturabildik.
Bu kısa dönem içinde organizasyonlar kendi liderlik metotlarını da gözden geçirmek zorunda kaldılar. Başta doğru gibi görünen birçok şey birkaç hafta içinde değişime uğradı. Çalışanları hem uzak hem de bağlı tutmanın göründüğü kadar kolay olmadığı anlaşıldı. Bu sebeple Engage&Grow ekibi olarak, müşterilerimizle de müşterilerimiz olmayan iş sahipleri ve yöneticilerle de sürekli temas halindeyiz. Yol haritası arayan her yönetici için, dünyanın her yerindeki koçlarımız ücretsiz webinarler aracılığıyla bilgilerini paylaşıyorlar. 8 Nisan’dan itibaren kurucumuz Richard Maloney, bu özel dönemde mental dayanıklılığı artırmak için günde 20 dakika sürecek 7 günlük bir webinar dizisini başlatıyor. Canlı yayınlar sonrası video ile de izleyebileceksiniz. Yönetim takımları bu süreçten, farkındalıklarını artırarak ve kendileri için doğru yöntemleri bularak daha verimli iş sonuçlarıyla çıkacak.
Kriz zamanında İK ve Liderlik
İş sonuçları derken cümlesini yazarken biraz tereddüt ettim. Çünkü hepimiz kabul etmeliyiz ki, bu dönemin iş sonuçları normal zamanlarla aynı olmayacak. Her ülke, her sektör ve her kurumu bekleyen farklı senaryolar olabilir. Şu anda işin değil, insan sağlığının sonuçlarına odaklanmamız gerekiyor.
Geçtiğimiz hafta, Küresel Endüstri Analisti Josh Bersin liderliğinde bir web seminerine katıldım. Çok sayıda izleyicisi olan bu webinarde Novartis, UnitedHealth, IBM gibi kurumların İK yöneticilerinin görüşlerini de dinleme olanağı buldum. Ve bunu bir kez daha gördüm ki, İK’nın gündemi tamamen değişmiş durumda. Düne kadar gündemin ilk maddesi yetenek yönetimi iken şimdi hepsi, çalışanların bu yeni döneme nasıl adapte olacaklarına ve mental olarak sağlıklı kalacaklarına odaklanmış durumdalar.
Sadece çalışana değil aileye de odaklanmak
İK yöneticileri, uzaktan çalışmanın virüs zincirini kırmakla ilgili bir seçenek olduğunu fakat insanların istekleri dışında sürekli evde kalmalarının da pek çok sonucu olduğunu düşünüyorlar. Bunların başında alışkanlıklardan uzak kalmanın ve evdeki yüklerin getirdiği mental sonuçlar ilk sırayı alıyor. Yaşarken farkında değildik ama günlük iş rutinimiz içinde bizi besleyen yüzlerce şey vardı. Sabah hazırlanmak, servis sohbetleri, işe gidiş güzergahında gördüklerimiz, çay kahve araları, yüz yüze toplantılar, öğle yemeği planları, sonrasında yapılan sohbetler ve belki de kartımızı okuturken duyduğumuz o minik “dit” sesi… Bunlar şimdi yok. Tüm bunlar olurken, evde daha fazla zaman geçirmeyi özlediğimiz anları anımsamıyoruz belki de pek çoğumuz…
Mecburi dijital dönüşüm ve insan
Dijital dönüşümün böyle aniden ve zorunlu olarak gerçekleşmesi, virüsün etkilerinden korkuyor olmamız, gelecekle ilgili birçok belirsizlik ve iş yapış biçimlerindeki değişiklik şirketlerin önceliklerini değiştirmek zorunda. Ben bu webinarden kendi bakış açımla şu notları aldım:
- Uzaktan çalışma bir vizyondu ve şimdi normal yaşam halini aldı. Adaptasyonun bu denli hızlı olması mental sağlımızda travmatik bir etki oluşturabilir. Kurumlar çalışanlarına daha insani bir yerden dokunmak zorundalar. Çalışana dokunmak da yetmiyor, aileleri de işin içine almak gerekiyor. Novartis, uzaktan eğitim programlarını önce çalışanlara açmış, çalışanlar önce daha çok Microsoft’un temel uygulamalarına, ikinci hafta zaman yönetimi konusuna, üçüncü hafta ve sonrasında ise zihin sağlığı konularına ilgi göstermiş. Eğitim programları ailelere açıldığı anda ise uzaktan eğitim çok daha etkin bir hal almış.
- Her zamanki ajandalarımızın uzaktan çalışma ajandalarımızla aynı olduğunu düşünmek hata olur. Özellikle evde çalışan ve çocuğu olan kadın personelin durumuna empati yapmak zorundasınız. Kreşler ve okullar kapalı, çocuklar evde ve sorumluluklar büyük. Aynı şey, çocuklarıyla yalnız olan babalar için de geçerli ama bu noktada hepimiz biliyoruz ki kadınların yükü daha ağır. (dünya ortalamasında) Üstüste koyacağınız online toplantılarla insanları ekran başlarında tutmak yerine empatik bir orta yol bulmak zorundasınız, zorundayız.
- İnsanlar kurumsal atmosferden uzaklar. Etkili bir liderlik gerekiyor. Bu etkili liderliğin içine eğer yoksa şu anda bolca “şefkat” eklemelisiniz. Çünkü öncelik insan dediğiniz noktada şefkatli bir yönetim anlayışı gerekiyor.
- İş tanımları, işin gereklilikleri gibi standart kavramlara “günün özel şartlarının gerekliliklerini” eklemelisiniz. Normal şartlar altında tanımı esnemek zorunda.
Çeviklik, şefkat, empati, anlayış, hoşgörü gibi bugüne dek sofistike gibi görünen kavramları daima savunduk. Çünkü insanın olduğu yerde bunlar da var, olmak zorunda. Bütün bunlar bittiğinde benim inancım şefkatli şirketlerin, liderlerin en az zarar görerek süreci tamamlayacakları yönünde.
Hepimize, tüm dünyaya daha sağlıklı günler diliyorum.
Işık Şerifsoy