Sen de buraya gel!
25 Mart 2020Başarmak için çalışıyoruz. Peki ama neyi?
25 Mart 2020Jedi şövalyelerinden birini işe almıyorsanız, bağlılık yemininden söz etmek mümkün değil. Tahmin edeceğiniz gibi bağlılık yemini derken kast ettiğimiz şirket sözleşmeleri. Çalışanların işe alımları sırasında onlara imzalatılan şirket sözleşmelerini bir çok yönüyle faydalı buluyorum ama çalışanın çalışma süresi ile ilgili taahhütleri konusunda bazı tereddütlerim var. Yetenekli çalışanı şirketinizde tutmak için bulduğunuz çözüm ona minimum bir çalışma süresi belirlemek ve bunu da sözleşmeyle garanti altına almak mı? Yoksa ona zaten çalışmak isteyeceği bir ortam sunup vazgeçilmez bir işveren olmayı başarmak mı?
Vazgeçilmez işverenlerin özelliklerini bir çok uzman farklı yönleriyle araştırıyor. Ücret, yan haklar, çalışma ortamı, liderlik gibi bir çok başlıktan söz etmek mümkün. Fakat bu başlıkların tamamının kökünde daha sofistike temel adımlar var.
Saygı görmek! Saygı duymak
Dünyadaki bütün ilişkilerin temelinde bu ihtiyaç var. 2 yaşındaki çocuğunuz bir kitabı karıştırırken, kendi zaman planınıza göre kitabı elinden çekip alırsanız onda bir tepki biriktirirsiniz. Kitabı kendi kendine bitirmek ve bırakmak konusunda zorbalıktan daha anlamlı bir yol bulmanız gerekir. 2 yaşındaki çocuk için bile son derece önemli olan bu ihtiyaç, iş yerindeki ilişkiler için bir zorunluluktur. Çalışan, onurlu ve saygılı bir kurumsal ahlak bekler. Bu bir temel taştır. Bu saygıyı basit ve çok etkili yöntemlerle test eder. Yönetim takımlarında çalışana saygı duymak kadar temel bir konuyu bugün hala tartışıyor olduğumuzun farkında mısınız?
Güvensiz olmaz!
Saygı kadar önemli ikinci faktör de güven. Farkındaysanız hala yetkinlikler, beceriler, gelişim programları gibi daha pragmatik noktalarda değiliz. Hala ihtiyaç haritasının en temelindeyiz. Çünkü güvenin olmadığı yerde bağlılıktan söz etmek mümkün değil. Güven saydam ve aydınlık bir iletişimle ortaya çıkar. Taraflar oyunu bozacak hiç bir yanlış yapmazlar. Yapsalar da bu yanlışı üstlenerek güveni devam ettirme cesareti bulurlar. İnsanların işlerine kalplerini koymalarını istiyorsak onlarla kurduğumuz ilişkinin güvene dayalı olmasından başka yolumuz yok. Güvenin. Güvenmelerini sağlayın. Güvenilir işveren, güvenilir yönetici ve güvenilir şirket olmanın tadını çıkarın.
Takdir edin!
Değer görmek istiyoruz. Yaptıklarımızın takdir edilmesini istiyoruz. Görünmezlik pelerini güzel bir fantezi ama aslında hepimiz daha görünür olmak istiyoruz. Şirketinize davet edeceğiniz en pahalı danışmanın bir dakikası bile olmayan bir maliyetle sağlayabileceğiniz motivasyon ortamının temel taşı takdir etmek. Ne zaman fırsat bulursanız o zaman, ücret artışı dönemlerinde değil.
Koçluk kültürü
Herkesin birbirini anlamaya çalıştığı, doğru sorularla doğru yanıtların önünü açtığı bir ortam hayal edin. Birlikte öğrenmenin ve büyümenin hızlı yanlarından biridir bu. Yeni başlayan çalışana atadığınız buddy veya şirkette kendiliğinden oluşan doğal liderlerin verimliliğini artırdığınız eğitim programları. Tüm yöneticilerin birer koç gibi davranabildiği bir sistemde tıkanıklık riski azalır.
Amaç – purpose
Yeni kuşağın yaptığı işte içten bir amaç ve anlam aradığını artık hepimiz biliyoruz. Eğer sonunda ortaya koyacağınız binanın bir anlamı varsa sizin için taş taşıyabilirler. Üstelik bunu büyük bir enerjiyle yaparlar. Onları farklı kılan en önemli özelliklerden biri bu. Hepimiz bir amaca hizmet ettiğimizi düşünüyoruz ama bu amaç sadece para kazanmak olamaz. Para kazanmayı taçlandıran daha derinde ve daha duygusal bir arayış içindeyiz.
Jedi şövalyelerini işe almayacaksanız diye başlamıştım cümleye. Yeni kuşak arasında çok yetenekli Jedi’lar var. Peki ama onların akıl ve kalp dengelerini kurmak için hazır kaç Yoda var aramızda?
Işık Şerifsoy