Blog

27 Temmuz 2020

Dönmem ben sana!

İş yapış biçimleri insandan insana değişiyor. Kültürel değişiklikler de işin içine girince bir önceki yazımda anlattığım herkesin eşit fakat herkesin farklı olduğu gerçeği daha da belirginleşiyor. Fakat bir de hiçbir kültüre uyduramadığım, kurumsal veya profesyonel olarak tanımlanan herhangi bir ortama uyduramadığım kişiler var. Bunlara “dönmem ben sanacılar” adını takıyorum ve bu yazımda kendi deneyimlerimden yola çıkarak onları anlamayı, tartışmaya açmayı düşünüyorum. İletişim engelli olmak aslında nedir? Bazılarının iletişim yeteneklerinin diğerlerinden daha çok olduğunu bilirsiniz. Biriyle tanıştıklarında çok daha kolay kanallar […]
27 Temmuz 2020

Herkes aynı herkes farklı

Bundan yirmi yıl kadar önce “küreselleşme” cazibeli bir vizyondan ibaretti. Küreselleşmeyi başarmış şirketler elbette vardı ama sayıları çok azdı. Bana göre internet teknolojisinin günlük hayatın içine girmesiyle hız kazanan küreselleşme şimdilerde hayatın ta kendisi. Yerel olanın değeri bile küresel pazardaki gücüyle doğru orantılı olarak artıyor. Farklı pazarlar geliştirmek üretimi ateşliyor. Artık rekabet etmenin çok önemli bir parçası “dünyalı” olmak. Peki dünyalı olmanın aynı zamanda farklılıkları yönetebilmek olduğunu, farklılıkları yönetmenin kültürel bir değişim gerektirdiğini ve aslında göründüğü kadar kolay olmadığı konusunda […]
27 Temmuz 2020

Niye gülümseyelim?

Bu sabah apartmanımızın görevlisine her zamanki gibi gülümseyerek selam verdim. Yüzüne belli belirsiz bir gülümseme takınarak karşılık verdi. Yürürken acaba bir derdi mi vardı diye düşündüm elimde olmadan. Havanın nemli sıcaklığı, pandeminin getirdiği maskeli/mesafeli koşullar ve bir de kişilere özel sorunlar işin içine girdiyse, neden gülümsesin ki dedim sonra… Çalışan bağlılığı ile ilgili çalışmaların içinde sürekli geçen güler yüzlü çalışanlar cümleleri geçti aklımdan. “Müşteriyi karşılarken gülümseyin”, “Güler yüzlü bir hizmet sunun”, ““Gülümsemeyi bilmiyorsan dükkân açma” gibi cümleler… Gülümsemek her şeyi […]
23 Haziran 2020

Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!

İktisadi ve idari bilimler alanında eğitim alıp bu sevimli (!) kalıbı duymayan var mıdır? Adam Smith’in bir zamanlar pek muteber olan bu sözü – “laissez faire, laissez passe”- zaman içinde akıl almaz bir evrim geçirdi ve artık nostaljik bir yaklaşımdan daha ötesini düşündürmüyor kimseye… Bu sabah bir makalede karşıma çıktığında ise uzun yıllardır odaklandığım liderlik davranışlarını çağrıştırdı. Çalışanların tamamen özgür bırakıldığı kurumlarda organizasyon nereye gider sizce? Hiçbir müdahale olmadan her ekibin kendi sistemleriyle çalışması mümkün müdür? Böyle bir yaklaşıma nasıl […]
23 Haziran 2020

Hiyerarşinin hızlı düşüşü

Yeni normalin tanımını herkes kendi açısından yapıyor. İK’de yeni normal, eğitim sistemlerinde yeni normal, finans yönetiminde yeni normal. Dijitalleşmede 10 yılda alınacak yolu birkaç hafta içinde almış olan iş dünyası, yeni normale kelimenin tam anlamıyla ışınlandı. Ve bu dönüşüm beraberinde son derece yatay organizasyon yapıları da getirdi. Hiyerarşi yeni kuşakların zaten pek hazzetmediği bir kavramdı, dijitalleşme ile birlikte tamamen düşüşe geçti. Dijital dünya bürokrasi sevmiyor! Yeni normal dijital dönüşümü hızlandırdı. Dijitalleşmeden en önemli beklentimiz ise yaşamın kolaylaşması, iletişim ve hız. […]
23 Haziran 2020

Dönüşünüz muhteşem olsun!

Çalışmalarını dikkatle izlediğim sivil toplum kuruluşlarından biri olan TEMA Vakfı, “Dönüşüm muhteşem olacak!” sloganıyla bir kampanya başlatmış. Slogan dikkatimi çekti ve ben de desteklemek için yazımın içinde yer vermek istedim. (Siz de https://bit.ly/3dbrVY7 linkine tıklayıp #dönüşümmuhteşemolacak hashtag’i ile yapılan paylaşımlara göz gezdirebilirsiniz.) Bu güzel sloganla birlikte yeni normale dönüş konusundaki düşüncelerimi çalışan ve çalışan bağlılığı açısından özetlemeye karar verdim. Sahi, uzaktan çalışma süreci tamamlandığında (veya yavaşladığında) kendi normalinize nasıl döneceğiniz ile ilgili bir planınız var mı? Konuştuğum birçok şirket sahibi […]