Virüsleri çoğaltmayın!
25 Mart 2020Yeni bir iş dünyası, yeni ajandalar
1 Mayıs 2020Hepimizin güvenlik sorunları yaşadığı bir dünyada Birleşmiş Milletler’in 2020 Mutluluk Raporu yayınlandı. Tüm dünyada ülkelerin insanlarının mutluluk düzeylerini, belli kriterler dahilinde çözen bu raporu “mutluluğun kaynağı nedir?” sorusunu sorarak değerlendirmek gerek. Finlandiya’da insanlar neden çok mutlu?
Afganistan neden dünyanın en mutsuz ülkesi?
Gelin iş dünyası bakışıyla kısa bir değerlendirme yapalım.
Güven güven güven
Son 3 yıldır üst üste Finlandiya dünyanın en mutlu insanlarının yaşadığı ülke seçiliyor. Bu denli mutluluk elbette birçok araştırmacı için bir çalışma alanı oluşturuyor. İyi örnekleri çoğaltmak için Fin sistemini analiz ediyorlar. Ve karşılarına her defasında kocaman ışıklı bir başlık çıkıyor. Finler sistemlerine, ülkelerine, hayat standartlarına, sağlık sistemlerine, eğitim sistemlerine ve elbette geleceğe güveniyorlar.
Sık sık konuşuyoruz, burada da yazıyoruz çokça. İnsanların kendilerini güvende hissetmeleri bağlı ve mutlu olmaları için ön şart. Finlandiyalılar, yönetimin her koşulda onları güvende hissettirmesini en büyük mutluluk nedeni olarak ortaya koyuyorlar.
Adalet
Toplumsal adalet sisteminin doğru çalışıyor olması Finlandiya’da mutluluk faktörlerinden biri. İş yaşamında da öyle değil mi sizce? Size her durumda eşit ve adil davranılacağını biliyor olduğunuzda kendinizi çok daha iyi, verimli ve mutlu hissetmiyor musunuz? Haklarınızın koruma altında olduğunu bilmek size her anlamda iyi gelmiyor mu? Çalışanların en hassas oldukları ve bağlılık düzeylerini etkileyen bir faktör adalet. Bu arada adalet kavramının içinde mutlak toplumsal cinsiyet eşitliğini eklemeniz gerekiyor. Kadın ve erkek çalışanlara yönelik eşitlikçi yaklaşımlar, sadece kadınlarda bağlılık yaratmıyor. Erkek çalışanlar da eşitlik kültüründen olumlu yönde etkileniyorlar.
Öğrenme ve gelişim
Ben böyle bir başlık attım ama Finlandiya’da bunun karşılığı aslında eğitim. Fin eğitim sisteminin bir dünya örneği olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu sistemin içindeki öğrenme dünyanın birçok ülkesinden farklı olarak özgürlük, yaratıcılık ve açıklık ile besleniyor. Çocuklar eğitim sisteminin içinde şekillendirilmeye çalışılmıyor, eğitim sistemi çocuklara göre şekilleniyor. İnsan odaklı, yetenek odaklı bir eğitim sistemiyle bütün kuralları bozuyorlar. Zorlama yok, ilham vermek var. Çocuğun sahip olduğu temel duygu ve düşüncelerin gücüne inanıyorlar ve bunları korumak istiyorlar.
Çalışan tarafından baktığınızda, kalıplara sokmak yerine, potansiyeli ortaya çıkaracak bir kurumsal atmosfer oluşturmak size de anlamlı gelmiyor mu?
Ve son olarak iyi olma hali
Well-being yani iyi olma hali Finlilerin en önemli mutluluk gerekçelerinden biri. Son zamanlarda biz de bağlılık kavramının içinde bol bol bu kavramı işliyoruz. Yüzde 70’i ormanlardan oluşan Finlandiya, outdoor faaliyetlerin herkesin hayatının içinde bol bol yer aldığı bir ülke. İkonik Fin hamamlarını da buna eklersek, iyi olma hali konusunda bir fikrimiz olmuş olur. Finlandiya’daki sauna sayısı otomobil sayısından çok daha fazla! Hal böyle olunca herkesin üzerine bir iyilik geliyor tabiJ
Herkese dokunabilmek
Nüfus yoğunluğu son derece az olan Finlandiya’da toplam 5.5 milyon insan yaşadığını görüyoruz. Düşüncelerinizde haklısınız çok kalabalık nüfuslu ülkelerle karşılaştırıldığında bu sayıda insana hizmet ve güven sağlamak daha kolay gibi görünebilir. Ama konu bence nüfusun çok daha ötesinde değerlendirilmeli. Bu bir kültür meselesi, ruh meselesi. Finlerin kültüründe sık sık sözü geçen ve sıkı sıkıya sahiplendikleri “Fin Ruhu” ile ilgili her şey belki de.
Öyle veya böyle.
Rakamlar bunu gösteriyor. 2020 yılında dünyanın en mutlu ilk 10 ülkesi olan Danimarka, İsviçre, İzlanda, Norveç, Hollanda, İsveç, Yeni Zelanda, Avusturya ve Lüksemburg’u birbirine bağlayan belirgin bir kültür farkı yok mu sizce de?
Işık Şerifsoy