Anlam arayışı
25 Mart 2020
Dünya takviminde “İnsan Yılı”
25 Mart 2020
Anlam arayışı
25 Mart 2020
Dünya takviminde “İnsan Yılı”
25 Mart 2020
Hepsini göster

Sosyal medya lanet mi armağan mı?

Group people chat on mobile phone illustration chat feedback vector. Man and woman person communication social business background speech. Talk concept conversation discussion teamwork banner

Hepimiz bundan 15-20 yıl önce tahmin bile edemeyeceğimiz bir dünyanın içinde yeni normalimizi yaşıyoruz. Bu bir dijital paylaşım dünyası. Adına sosyal medya diyoruz ve belki de gerçekten hayatımızın en sosyal dönemini yaşıyoruz. Bu doğru mu? Sosyalleşmekten anladığımız daha fazla insana görünür olmaksa evet doğru. Gerçek iletişimde sosyal medyanın bize ne verdiği tartışılır ama evet görünür bir haldeyiz. Elbette istersek… (Biz istemesek bile birilerinin bizimle ilgili birtakım şeyleri paylaşma ihtimali var ama şimdilik etiketlenmediğimiz bir yerde var olmadığımızı varsayalım)

İstatistikler düşündürücü
Farklı kaynaklardan aldığım bazı istatistiklere göz atalım.

  • Çalışanların sosyal medyada harcadıkları zaman, zannedilenden daha fazla olabiliyor. Bu sebeple, şirketlerin yüzde 36’sı bir sosyal medya politikasına ihtiyacımız var ama henüz planlamaya geçmedik diyor. Yüzde 25’inin bir sosyal medya politikası var. Yüzde 20’si böyle bir politikaya ihtiyacı olmadığını düşünüyor. Yüzde 19’u ise ihtiyaç duyuyoruz ve oluşturma aşamasındayız diyor. (timedoctor.com)
  • Çalışanların yüzde 41’i internette gezinmek için yaklaşık 3 iş saati harcadığını itiraf ediyor. (staffmonitoring.com)
  • İşle ilgili olmayan web aramalarından kaynaklanan üretim kaybı yüzdesi yüzde 40. (staffmonitoring.com)
  • Ve crowdresearchpartners.com’un yaptığı bir analize göre şirketlerin yüzde 90’ı çalışanlarını izlemek için bir sistem kullanıyor. Ne kadar efektif kullandıkları tartışma konusu da olsa, böyle bir izleme yapmak gerektiği konusunda araştırmaya dahil olan şirketlerin yüzde 90’u olumlu yanıt vermişler.

Çalışanlar ne diyor?
Bu başlık için de basit bir whatsApp sorusu sorarak birkaç yanıt aldım.

“İş sırasında sosyal medya kullanıyor musunuz? Şirketinizin bu konudaki politikası nedir? Siz ne düşünüyorsunuz?”

Yanıt 1: Yoğun iş sırasında insanın aklına bile gelmiyor ama arada boşluklar varsa şirketin bilgisayarından değil, kendi akıllı telefonumdan sosyal medya hesaplarımı izliyorum. Bizim şirkette sosyal medya kullanımı yasak değil ama kullanım tarihçesine bakılıyor olabilir. Akıllı telefon varken gerek yok zaten. Benim için fark etmez ama yasak olsaydı tepki gösterebilirdim. (Uzman, 37)

Yanıt 2: Bizde bazı departmanların özel izni var onlar giriş yapabiliyor ama biz yapamıyoruz. Zaman kaybı oluyormuş. Ben çok bağımlı bir kullanıcı değilim ama zaten herkes istediği zaman kendi telefonundan istediğine bakar. İşini yapıyorsa kime ne? (Uzman, 31)

Yanıt 3: Bizim şirketteki politika Linkedin kullanımını serbest bırakıyor ama diğerleri açık değil. Çok ciddi zaman harcıyor çalışanlar. Benim düşüncem kısıtlı kullanımın gerekli olduğu. (Yönetici, 48)

Yorumların hepsi birbirine benzer aslında. Yine istatistiklere göre normal bir kullanıcı günde tam 150 kez cep telefonunu kontrol ediyor. Yoğun kullanıcılarda bu sayı 500’e kadar çıkıyor ve hatta kontrolü bırakıp cep telefonundan gözlerini ayırmadan kullanan bir yüzde de var.

Ne yapacağız?
İnsanda buluşacağız. Onun istek, ihtiyaç ve tercihlerinde… Başka bir yolu yok. Bundan 25 yıl önce cep telefonları hayatımıza yeni girdiğinde cep telefonu kullandırmama lüksümüz olmadığı gibi, akıllı telefonla hayatımıza giren yeni dünyayı da reddedemeyiz. Uyum sağlayacağız ve uyumu bulacağız. Yönetici takımları olarak, sosyal medyadan korkuyor olmamızın tek bir sebebi olabilir o da insanların işlerini yapmak yerine, sosyal medyada vakit geçirdiğine inanmamız. Neden böyle düşünüyoruz? Neden kimse işini yapmıyor cümlesini sık sık içimizden geçiriyoruz, duyuyoruz?

Mesele kesinlikle sosyal medya değil. Mesele, insan ve ilişkisinin doğru kurgulanmamış olması. Ve işin kötüsü bu kurgunun X eşittir 2 Y gibi basit bir formülü yok. Elle tutulamayan gözle görülmeyen duygular ve motivasyonlara odaklanmamız gerekiyor. Çalışan bağlılığı gi, mutluluk gibi, çalışana değer vermek ve karşılığını değerle almak gibi. Çok mu zor?

İşin bir başka yanı
Sosyal medya kullanımı ve verimlilik ilişkisini bir kenara bırakın da şu noktaya bir göz atın derim: Çalışanlarınızın yüzde kaçı şirket hesaplarını takip ediyor, beğeniyor, paylaşıyor, etkileşimde bulunuyor? Yapılan bir araştırma, çalışanların şirket sosyal medya hesaplarını takip etmesinin bir bağlılık göstergesi olduğunu söylüyor. Ama siz sosyal medyayı engellemiştiniz zaten değil mi? Ne olacak şimdiJ

Işık Şerifsoy